RASTGELE DER’ler genellikle balıkçıya
Metin KARAGÖZ
Rastgele-Der Üyesi/Kurs Eğitmeni
Odtü Mezunları Bültenin, Nisan 2011 sayısında “Olta ve Balıkçılık kursu başlıyor” şeklinde bir duyuru vardı ve 1 Nisan’dan başlayarak 8 hafta boyunca gerçekleştirilecek bir çalışmadan söz ediyordu. Planlanan buydu, konu başlıkları belirlenmiş program hazırlanmıştı.
Sözü edilen etkinlik ODTÜ Mezunları Derneği ile Rastgele-Der (Rastgele Balıkçı Amatör Olta Balıkçıları Derneği) işbirliği ile düzenlenen “Amatör Olta Balıkçılığı Kursu”ydu. İlk gün yaklaşıyor, hazırlıklarda son düzeltmeler yapılıyordu ki program harici tanışma toplantısının yapılmasına karar verildi ve 30 Nisan tarihinde kursiyerler ve Rastgele-Der’in Ankara’da bulunan eğitmenlerinin tümünün katılımı ile sohbet havasında birlikte olundu. Ankara dışından, programda görev alacak eğitmenlerimiz o gün bizlerle birlikte olamadılar. Toplantıdaki ilgi ve merak, ilerleyen günlerin hem zevkli bir o kadar da eğitmenler açısından zor geçeceğini gösteriyordu.

Takip eden günlerde birkaç konuda yanıldığımızı gördük, zaman o kadar hızlı akıyordu ki iki saatlik ders süreleri yetmiyor, beklenen zorluk zevke dönüşüyordu. 32 saat olarak planlanan program toplamı değişiklikler ve anlık gelişmeler ile 47 saate yaklaşmıştı.
Birkaç kursiyer arkadaşımız daha önce olta kullanmış olsa da genelde konuya yabancılık ilk zamanlar hissediliyordu. İlerleyen günlerde her dersin sonunda uygulamaya özlem giderek artmaktaydı.
Önümüze bir fırsat çıkmıştı, Mordoğan’da “Denizle Buluşma Şenliği”nin yedincisi yapılacaktı ve bu şenliğe davet edildik. Artık oltalarımızın su ile buluşma zamanı gelmişti. Günlerdir süren çalışmalarımızın meyvelerini alacaktık.
Gece yarısına yakın başlayan yolculuğumuz İzmir’de boyoz ve vazgeçilmezi peynir, yumurta, çay ile yapılan kahvaltı sonrası Mordoğan’a kadar devam etti. Mordoğan’a ulaştığımızda, önce denize balık salma programına katılıp ardından bizi bekleyen teknemizle denize açıldık. Döndüğümüzde bir kasa balığımız vardı, artık akşam yemeğinde ne yiyeceğiz diye kaygımız yoktu ve denizin sesini dinlemek isteyenler çadırlarını çoktan kurmuşlardı sahildeki kamp alanına. Eymir Salonu’nda anlatılanların önemi, yaşandıkça anlaşılmaktaydı. Yakaladığımız balıklardan oluşan akşam yemeği sonrası kimimiz otelde, kimimiz çadırda ama günün tatlı yorgunluğunun da getirdiği kaçınılmaz keyif ile yarına hazırlanıyorduk.

Yeni bir günün başlangıcında, Mordoğan Limanında onlarca tekne, verilecek işaret ile denize açılmayı bekliyorlardı. Bazı arkadaşlarımız teknelerde beklerken bazıları da kamp alanında oltalarının başını bekliyordu günün erken saatlerinde.
Her zamanki gibi güzel olan çabuk sonlanmış, akşam olmuştu ve biz dönüş yolundaydık.
Birkaç gün daha teorik çalışmalar devam etti ama artık yetmiyordu kapalı alan ve bir kez daha “haydi” denildi. Bu kez denize, uzağa değil ama bize yakın güzele gidilecekti, artık tatlısu avının belki de tepesinde yer alan tür amaçlanıyordu. Her ne kadar türü Gökkuşağı olsa da hedef alabalıktı.
Bir sabah Ankara çıkışında buluşuldu; hedef Bolu, amaç görünürde alabalık ancak gerçek amaç sanırım tam bu değil. Artık çıta yükselmiş hedefler de çıtanın daha üstüydü. 28 kişi kamp kuracak, ortak yaşamı paylaşacaktı. 6-7 hafta önce tanışmış insanlar iki günü birlikte yaşayacaktı.

Şanslı bir ilkbahar yaşanmış, yeterince yağış alınmıştı. Taşın kovuğundaki toprakta dahi yeşillik vardı. İşte böyle bir doğaya gitmiştik, bizi karşılayan ve kamp alanımızın ön hazırlığını yapan, Bolu’da yaşayan, derneğimiz üyesi arkadaşlarımız her an yardıma hazır bekliyorlardı. Bir başka güzel olan, kısa süre önce tanışıp, kendi içlerinde görev paylaşımını sağlayıp iki saat içinde kampı kurup oltalarını suya atabilenlerin varlığıydı. Gökyüzünde gördüğümüz her bulut parçası günlerdir süregelen merakımızı yineliyordu. Yağacak mı, yapmayacak mı? Haritalar, tahminler… Yağmadı ve keyifli bir hafta sonu geçirdik. Tüm katılımcı arkadaşlar yine amaca ulaşmış, herkes en az bir balık çekebilmişti.

Her biri ikişer gün süren bu organizasyonları birer paragrafla anlatabilmek olası değil. Ne mutlu ki hepimize, her iki seferde de amatör olta balıkçılığı sevdası ile yola çıkan arkadaşlarımız sabır ve kararlılıklarının sonucu olarak amaçladıklarına ulaşabildiler.
Devamlı olmasını dilediğimiz bu birlikteliğin gerek eğitmenlere gerekse kursiyer arkadaşlarımıza kazandırdıkları ve hafızalarda kalanları yadsınamaz. Yazımızı bir söylemimiz ile bitirelim:
BİR TUTKU BİZİ BİR ARAYA GETİRDİ
BİRLİKTE YOL ALMANIN KEYFİNİ YAŞIYORUZ.
İyiki varsınız...
Saygılarımızla.
... |